Askerler! Zorbalara itaat etmeyin! (Charlie Chapline)

“Askerler! Zorbalara itaat etmeyin. Onlar sizi eziyor; düşüncelerinizi, hislerinizi ve hareketlerinizi planlıyor, sizi koyun yerine koyuyorlar.
Sizi aç bırakıp, hayvan terbiye eder gibi şartlandırıp topun ağzına sürüyorlar. İnsanlıktan çıkmış, beyni ve kalbi makineleşmiş kişilere teslim olmayın. Sizde nefret yok, sevilmeyen kişiler nefret eder ancak. Askerler! Esirlik için değil, hürriyet için savaşın. Siz insanlar, makineleri yaratacak güçtesiniz, mutluluğu yaratacak güçte. Bu güçle yaşamı hür ve güzel yapın, harika bir maceraya dönüştürün.”

Charlie Chapline’in Büyük Diktatör filmindeki konuşmasını izliyorum arada ve benimle aynı fikirde olan insanların olabileceğini düşünüyorum mutlu oluyorum.

 

Bu hayata neden geldik? Tanrı ne yapmaya çalışıyor? Neden bizi cennetinde direkt yaratmadı ? vs kafamda farklı sorular var. Hepsinin cevapları belli aslında. Bu dünyada zıtlıklar oluşturulmuş ki mukayese yeteneğimizi çalıştırıp doğruyu bulabilelim. Eğer mukayese etmez isek; durumları olayları, akıl süzgecinden geçirmezsek, hep bir zorbalığa, köleliğe, itaate yapışıp gidiyoruz.  Bu, askerler için de böyle, pazarcı için de böyle, öğretmen için de öğrenci için de…

 

Birileri aklımızla alay ediyor. Bütünlüğümüzden kopartıp birbirimize düşman ediyorlar. Ne hikmetse bu kişiler dünyanın başta ekonomik gücü olmak üzere birçok alanı ele geçirmiş vaziyetteler. Peki biz kimiz? Yani neden bu kişilere uymak zorundayız ki?

Korku mu, karnımızı mı doyuruyorlar, vücudumuzdaki ph dengesini onlar mı sağlıyor, kan basıncımızı onlar mı ayarlıyor, pankreasımızı, böbreklerimizi onlar mı çalıştırıyor yahut ayak parmaklarımızı onlar mı oynattırıyor…

Bazı şeyleri düşünmeli. Çok yaşamayacağımız bu hayatta elbet bir karşılık vereceğimiz zaman gelecektir. Ve insan kendi yaptıklarına şahittir.

Bölüşmemek adına, kutuplaşmamak adına insanlığı kurtarabiliriz(en azından safımız belli olur) diye düşünüyorum.

Savaş, bazı durumlar hariç vahşettir ve bunu en başta askerler bilir. Akerler? Kimin askerleri neyin askerleri?

Kötülüğe, şiddete, soykırıma, tüm insanlık suçlarına karşı olan insanlardır bana göre asker. Ve savaş: insanlık savaşıdır.

 

Atatürk’ün de dediği gibi: “Biz kimsenin düşmanı değiliz; yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız.”

 

Bu açı çok önemli. Bu açıdan bakan bir insan dolduruşa gelmez. Başka bir toplumu ne kendinden üstün görür ne de alçak görür. Hiçbir topluma kin beslemez. Çünkü savaş, insanlık savaşıdır. Ve toplumların hatta yeryüzündekilerin çoğunluğu bu savaşı anlamaz. Dünyadaki askerlerin çoğunluğunun da bu savaşı anlamadığını düşünüyorum. Örneğin eğitim sistemiyle çocukluktan beri yıkanan çocukların arasından büyüyüp kendini yetiştirip, gerçekleri kendi araştırmasıyla bulan insanlar istisnadır tabii ki.

 

Ben kimim, amacım nedir? 

Cevabı çok basit gibi görünür fakat kavraması için temiz bir zihne ihtiyaç vardır. Aksi taktirde anlaşılamaz.

Bu dünyada sorgulanamaz hiç kimse ve hiçbir şey yoktur. Ve hiçbir şey boş bir amaç uğruna yaşanılan geçip giden bir ömür kadar değersiz ve kötü değildir.

Ben bir öğretmensem eğer, öğrencilerime insanlığı ve insanlığın iyiye gitmesi için yapmamız gerekenleri öğretmeliyim.

Avukatsam eğer, iyi insanları savunmak ve onların haklarını korumasına yardımcı olmak için burdayım.

Manavsam eğer, insanlara iyi ve sağlıklı meyve sebzeleri ulaştırmak, gdo ve hibrit tohumlulardan onları uzaklaştırmalıyım.

Satıcıysam eğer, insanların yararına olacak şeyler satmalıyım. Onları kazıklamamalıyım.

Yöneticiysem aynı, işçiysem aynı, memursam aynı, reklamcıysam aynı, psikolog isem aynı…

 

Amaç aynı olmalı. İnsanlığı korumak ve yaradılış düzeninin bozulmasını engellemek.

Asker isem de aynı. Ve emir demiri kesmemeli. Öncelikle toplumların kendi askerlerinin güveni sağlanmalı. Emir alınan kişiler de sorgulanmalıdır.

 

Ve keşke dünyadaki tüm toplumların askerleri vs herkes birleşse, bir sıkışta kötülüğü boğarız.

Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.

 

Ben kimsenin bir zamanlar bir sperm büyüklüğünde olduğunu unutmamasını istiyorum.

Dünyanın gidişatını, gidişatın esas sahibi belirler. İnsan; bir sperm, bir cenin olduğunu, anne karnında o karanlıkta suyun içinde dahi kendisini kimin güvende hissettirdiğini unutmamalı.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.