Kabe’nin amacı, Kabe’nin günümüze kadar putlaştırılması, İslam’ın tek tanrı inancının yozlaştırılması! I DİLEYEN DÜŞÜNÜP ÖĞÜT ALIR…
Kabe’nin amacı, Kabe’nin günümüze kadar putlaştırılması, İslam’ın tek tanrı inancının yozlaştırılması
İbrahim peygamber, Babil’deki yıldızlara, aya ve güneşe tapan hükümdar ve halkı Tek Tanrı inancına çağırmıştır. Kur’an’da kendisinin bu Rabbini arayışı sorgulamasını yaptığını ve onlar gibi putatapar olmadığı belirtilmiş. (En’am 74-82 ve 161, Ali İmran 95..) İbrahim elçi, insanların kendi elleriyle oluşturduğu şeylere kutsallık atfedip tapmayı apaçık bir sapıklık olarak gören bir kişi.
Babil hükümdarı tarafından ateşe/sıkıntıya düşürüldü, acı çektirildi fakat Allah onu sıkıntılardan kurtardı. Ve Mekke’ye yolculuğu başlar. (Enbiya 71, Hacc 26, Bakara 127, İbrahim 37)
Burada dikkat edelim ki; Kabe’yi inşa eden İbrahim ile oğlu İsmail’dir.
Kabe hangi amaçla ve kimler için inşa edilmiştir? BURASI ÇOK ÖNEMLİ!!!
Bakınız Al’i İmran 96,97. Ayetlerde çok açık bir şekilde, bu yapının sadece bir grup veya kabileye veya inanca dönük kimselere değil, TÜM insanlara yönelik olduğu belirtilmiş. Bu ayetlerde Kabe’nin bir hidayet kaynağı olduğu, doğrunun öğretildiği, yalnızca Allah’a kulluğun eğitiminin verildiğinden söz ediliyor. İbrahim’in amacı; Hanifliği insanlara anlatmak olduğu için Kabe bir ilahiyat eğitim yeridir, okuldur. Ritüellerin yapıldığı bir mekan değildir. Tüm insanların uğrak yeridir. İnsanların oraya gitmesi, Allah’ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. Güvenli bir mekandır.
Bakara 125,126. Ayetlere de baktığımızda, Kabe, Allah’a davet için oluşturulmuş, toplumsal dayanışma, sorunların konuşulup çözüme kavuşturulduğu eğitim öğretim için yapılmış bir dönüş yeridir. Herhangi bir maddeye yönelme veya bir takım hareketler yapma amacıyla kurulmamıştır. Kur’an açık ve net konuşur. Düşünce yetisinin yönlendirmelerinden Yaratıcı’ya sığınmak gereklidir.
TEK TANRI İNANCI NASIL YOZLAŞTIRILMIŞTIR?
<Kureyş kabilesi, İbrahim ve İsmail peygamberlerin dinleri olan tek Allah (Hanif) inancına devam ettiler. Ancak, Huzaa kabilesinden Amr ibni Luhay, İbrahim ve İsmail peygamberlerin tek tanrı inancını yozlaştırdı. ŞEKİLLERİ, SİMGELERİ ön plana çıkardı ve bunları putlaştırdı. Amr ibni Luhay, böylesi bir inancı, Hristiyanlığı benimsemiş Bizanslıların hakimiyeti altındaki Suriye tarafında bir seyahatinde, halkın putlara taptığını görmesi ve bunun hoşuna gitmesi ile yapmıştır. Oradan bazı kutsallaştırılmış simgeleri / putları alıp Mekke’ye getirdi ve kavmine de onlara tapmalarını, onları ulu tanımalarını söyledi.> (En-Nedvi, Peygamber efendimizin Hayatı ve Nebevi Şahsiyeti, s.65 vd.)
<Doğru olarak diyebiliriz ki, putlara tapma işi Araplara Suriye’nin bir bahşişi sayılabilir. Bu, Arap yarımadasına, Suriye’de yaygın olan Suriye-Yunan gelenekleri izi olarak geçmiştir. Bunun Arabistan’ın diğer taraflarına yayıldığı söylenebilir.> (Delac Oleary, Muhammed’den Önce Araplar)
<…Bu putların başında tanrıçaların büyüğü Zülşera gelmektedir ki, bu dikdörtgen şeklindeki bir sütuna veya dört köşe bir kare taşa benzerdi. Araplara mahsus tanrıçalardan olan Lat bu Zülşera ile ilgilidir. Nebty’lerin diğer putlarından olan ve eski kitabelerde sözü edilen putlar da, Menat ile Uzza’dır. Bu kitaplarda Hubel’in de adı geçmektedir.> (P.K. Hitti, History of Syria, s, 382, London 1951)
< Araplar, Arap olmayan müslümanları kandırarak küp şeklindeki putlarına
taptırmayı başarmışlardır. Arabistan’ın çoğu yerinde Mekke’deki Kabe’den daha
büyük bir çok kübik yapıya rastlamak mümkün. Bu tapınakların çoğunun üzerinde
“Zu Eş-Şera” yazısı bulunur. Bunların bazıları ise şu anda Kabe’nin üstünü örten
“kisve” gibi bir takım örtülerle kaplanmış görünümündedir.
“Zu Eş-Şera” (Dağın Tanrısı), Nabatiler’in başkentleri olan Petra’da tapılan
tanrının adıydı. Bu tanrı, yaklaşık 1.2 metre boyunda ve 61 santim ene sahip olan
dörtgen bir taşla sembolize ediliyordu. Kurbanların kanı üstüne akıtılırdı. Daha da
ilginci 4. yüzyıldan kalma Salamis’in piskoposu Epiphanius’un bir metinde “Zu EşŞera”
(Rumca Dusares)’nın doğum törenleri anlatılıyor ve metne göre bu
kutlamalar, yer altından çıkarılan erkek çocuk idolünün tapınağın iç kısımlarında 7
kere dolaştırılmasıyla sona eriyordu.
Hadislerin yardımıyla daha sonra bu gelenek de İslam’a girdi ve Mekke
pagan tanrıya yapılan yolculuğun merkezi haline geldi.>( Büyük Kandırmaca ve Gerçek İslam pdf: http://docplayer.biz.tr/62533987-Buyuk-kandirmaca-gercek-islam.html )
<Kureyş arasında putperestlik, putlara tapmak yavaş yavaş böylece yayıldı ve benimsendi. Kabe’yi ziyarete gelenler Mekke’den ayrıldıkları zaman, Kabe’ye saygılarını devam ettirmek amacıyla, onu hatırdan çıkarmayalım diye yanlarına Kabe’nin taşlarından alırlar ve götürülerdi. Böylece, bu davranışlarını güzel görür oldular. Bu hal, onlardaki İbrahim Peygamberin tek tanrıcı dinini yozlaştırdı ve giderek kutsallaştırdıkları şekillere/putlara tapmaya başladılar. Böylece Kabe’yi tavaf etmek, hac ve umre yapmak gibi İbrahim Aleyhisselamdan kalanları yapmakla beraber, bulundukları hale geldiler.>(Putlar konusunda bak. Kelbi, El Asnam. Mahmut Şükrü Alusi, Putlar ve Arapların Almalarına Dair Haberler)
KABE’NİN NEDEN SİYAH ÖRTÜYLE KAPLANDIĞINI HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
HACERÜL ESVED DENİLEN NEREDEN GELDİĞİ BELİRSİZ TAŞIN-ki Arapların eski putlarından kalan parçaları olduğu yönünde kaynaklar mevcut- KABE’DE NE İŞİ OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
ŞEYTAN SEMBOLÜNÜ NEDEN TAŞ İLE GÖSTERDİKLERİNİ?
OARADAKİ İNSANLARIN KABE’NİN TAŞINI NEDEN ÖPTÜKLERİNİ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
NEDEN KABE’YE DÖNÜLDÜĞÜNÜ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
Bakınız!!!
Saffat Suresi 95-96:
Elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysaki sizi de yaptığınız şeyleri de Allah yaratmıştır.
02:165 İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışındakileri Allah’a eş tutarlar da
onları Allah’ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah’a sevgide çok kararlı ve
taşkındırlar. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah’ta
bulunduğunu, Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini
anlayabilseler!
Kabe’nin taşını öpmelerinden, hacerül esvedden meded ummaktan, taşın etrafında yönelmekten, taşa dönüp bir takım hareketler yapmaktan, taştan yapıya kutsallık atfetmekten ve Kabe’nin amacını saptıranlardan iğrenmiyorsanız, mideniz bulanmıyorsa oturup düşünmelisiniz. Sıkı bir araştırma yapmalısınız. İbrahim elçi, Muhammed elçi putları yıkıp yeni bir put mu inşaa etmiştir sizce? Hayır asla. Taşlar şeytan işi birer pisliktir. Bugün Türkiye’de bile bu hacerül esved denilen, Budistlerin putuna benzeyen taştan parçalar olduğunu söyledikleri cami var.
Bakınız ne haldeler? https://www.youtube.com/watch?v=bK8Ih2dfSbw
Nebatilerin taştan putlarına bakınız.
TDV Menat : https://islamansiklopedisi.org.tr/menat–put
İbnü’l-Kelbî’ye göre Menât, Araplar’ın taptıkları putların en eskisiydi ve bütün Araplar ona saygı gösteriyordu. Fedek’te olduğu da rivayet edilmekle birlikte (Ya‘kūbî, I, 255) Menât, Mekke ile Medine arasında Kudeyd’e yakın, Medine’ye 15 km. mesafedeki Müşellel denilen yerde deniz kenarında Hüzeyl kabilesine ait siyah bir kaya idi. Menât’a ait bir ev, hediyelerin konulduğu bir oda ve bekçi vardı.
TDV uzza : https://islamansiklopedisi.org.tr/uzza
zzâ’nın kitâbelerde yer alan tek temsiline Nabatîler’de rastlanmaktadır. Burada Uzzâ sade ve dikdörtgen bir sütun şeklinde ve biçimlendirilmiş gözlerle tasvir edilmiştir. Bu temsil tarzı, Arabistan yarımadasının batısında kutsal semboller ve mezar taşları için kullanılan yaygın bir tarz olup aynı zamanda Nabatîler’in başşehri Petra’da Kutbâ (Nabatîler’in kâtip ve kâhin tanrısı), İsis ve Atargatis (Suriye kökenli aşk, bereket ve hayat tanrıçası) gibi tanrı ve tanrıçaları temsilen de kullanılmıştır
TDV Lat: https://islamansiklopedisi.org.tr/lat
Lât’ın bekçiliğini yapan Sakīf kabilesinden Attâb b. Mâlik oğulları, tıpkı Kâbe gibi üzerinde örtü bulunan ve “beytü’r-rabbe” denilen bir bina yapmışlardı, ayrıca mâbedin görevlileri ve bekçileri vardı.
Tevbe 97.Bedevi Araplar, Allah’ın ilâhlığına ve rabliğine inanmama ve münâfıklık bakımından daha çetin; Allah’ın, Elçisi’ne indirdiklerinin sınırlarını bilmemeye/ öğrenmemeye daha yatkındırlar. Allah da, en iyi bilen, en iyi ilke koyandır.
NOT: Ayrıca fotoğrafta ne görüyorsunuz? Ne anladınız? Yaratıcı daima bir şeyler anlatır ama algınızı açmazsanız anlayamazsınız… Temiz akıl sahipleri düşünüp öğüt alırlar.
www.bizbilinci.com